Esendere Kültür ve Sanat Derneği

Neyzen Aziz Dede (1840-1905)

28.06.2017
3.518
Neyzen Aziz Dede (1840-1905)

Aziz Dede, çok eski yıllarda yaşamış olmamakla birlikte, hayatı hakkındaki bilgilerimiz oldukça sınırlıdır. Takriben 1840’lı yılların birinde Üsküdar’da, Doğancılar parkından Ahmediye’ye inen yolun sağındaki evlerden birinde doğdu. Çocukluğunu ve ilk gençlik yıllarını nasıl geçirdiğini, hangi okullarda okuduğunu bilmiyoruz. Gençliğinde Mısır’a giderek Kahire Mevlevihânesi’nde “Sivaslı” takma adı ile bilinen bir şeyhten ney ve ilk mûsiki derslerini aldı. Mısır’dan Gelibolu’ya gelen Aziz Dede, buradaki mevlevihânenin şeyhi Hüsameddin Dede’ye intisap ederek çilesini tamamladı ve “Dede” oldu. Gelibolu’dan İstanbul’a naklederek Üsküdar’a yerleşti.

O yıllarda Salim Bey, ünü İstanbul’a yayılmış usta bir neyzendi. Aziz Dede bu ustadan yararlanmak ve neyzenlik sanatının inceliklerini öğrenmek istiyordu. Neyzen Emin Efendi, ünlü hattat Sami Efendi’den naklen şunları anlatıyor: “…Neyzen Dede, neyini ilerletmek için Salim Bey’e baş vurunca (Biraz üfle bakalım!) demiş. Aziz Dede’nin neyini işitir işitmez (Sen benimle alay etmeğe mi geldin?) diye söylenmiş. Daha sonra gerçekten heveskâr olduğunu öğrenince öğrenciliğe kabul etmiş. Hattâ eserlerini Aziz Dede’ye çaldırır zevkle dinlermiş.”

Çok yetenekli bir sanatkâr olarak kısa sürede ilerledi; gittikçe ustalaşarak virtüözlük derecesinde yükseldi. Önceleri Üsküdar ve Galata mevlevihânelerinde neyzenbaşılık yaptı. Daha sonra Bahariye Mevlevihânesi’nde de çalıştı. Bu sonuncu görevini kabul etmesi şu şekilde olmuştur: Hüseyin Fahreddin Dede, Aziz Dede’yi çok beğenip takdir ettiği için, bir gün Ahmed Celâleddin Dede’ye rica ederek, “Ben Aziz Dede’yi davet etsem gelmeyecek; fakat, sizi sever ve kırmaz. Lütfen söyleyiniz bizim dergâhın da neyzenbaşılığını kabul etsin” demiş. Bu rica Aziz Dede’ye iletilince, “Ben şişman bir adamım; Eyub’a kadar gidip dönmek benim için hayli zor oluyor” diyerek kabul etmek istememişse de ısrarlara dayanamayarak bu tekkenin de neyzenbaşılığını yapmıştır.

Aziz Dede yetmiş yaşlarında 7 Mart 1905 (29 Zilkade 1323) tarihinde öldü ve Üsküdar Mevlevihânesi’nin bahçesine defnedildi. Mezartaşında şair İsmet’in şu tarih şiiri bulunuyor:

Mevlevi dergehleri serneyzeni iken diriğ
Âlem-ş lâhûta pervaz etdi bu cân-ı Aziz
Her dem eylerdi dil-i yârâna taksim-i safâ
Bişnevez ney ders-i pür-feyzinden olmuşdu mûciz
Firkatinle şerha şerha oldu şimdi sinemiz
Çeşm-i cân-ı dil-i ma’nâ hasretiyle eşkriz
Menzili ola taravgâh-ı makâm-ı semendi
Kimseye cây-ı karâr olmuş mu çerh-i pür-sitiz
Kemterin-i Mevlevi İsmet dedi tarihini
Göçdü yâ hû aşk-ı Mevlânâ ile derviş Aziz
(H.1323)

Hayatının son yıllarında Ahmediye’de bir aktar dükkânı açmış, bu dükkân çağının ünlü mûsikişinaslarının uğrak yeri olmuştu. Türk mûsikisinin tanıdığı en kudretli neyzenlerdendir. Öğrencisi neyzen Emin Efendi (Yazıcı) bu sazın iyi bir ustası olmasının yetkisiyle, “Ben böyle neyzen görmedim; belki eslâfta da gelmemiştir” diyor. “Hatırât-ı Ömer Vasfi Dede” isimli eserde şu kayda rastlanıyor: “…Aziz Dede on adamın üflediği sesi orta boyu ve şişman karnı ile bir üflerdi ki, dinleyenler bir mislini görmüş değildir. Vaktiyle Mısırlılara çok gitmiş, gelmiş, zevk ve tarab meclislerinde demler çekmiş, taksimler eylemiştir.” Bu cümlelerden hidivlerin konak ve yalılarına devam ettiği anlaşılıyor.

“Aziz Dede’nin bestekârlıktaki başarısı saz mûsikisine ait olan eserlerinden anlaşılır. Herbiri ince ve hassas bir zevk ve tabiatın mahsûlü olan bu eserler, bugün en çok çalınan ve dinlenen eserler arasında yer almıştır. Özellikle makamlarımızı anlayış ve kavrayış, bunları bütün usûlleri ile eserlerinde belirtmesi bakımından Aziz Dede’yi bu devrin tanburi Osman Bey, neyzen Salim Bey gibi ünlü bestekârların arasında saymak ve anmak gerekir.”

Aziz Dede’nin en tanınmış öğrencileri neyzen ve hattat Emin Yazıcı, santuri Ziya Bey ve kısa bir süre ders alan Rauf Yekta Bey’dir. Bestekâr olarak fazla verimli olamamıştır. Saz semâilerini Osman Bey’in peşrevleri için istek üzerine bestelediği söylenir. Saz eserlerinin bir bölümü kayıptır. Bir peşrevi ile altı saz semâisi biliniyor.

Dr.M.Nazmi Özalp-Türk Musikisi Tarihi kitabından alınmıştır.

Hicaz Peşrev

Saba Saz Semaisi

Sultanisegâh Saz Semaisi

Suzidil Saz Semaisi

Suzinak Saz Semaisi

Uşşak Saz Semaisi

Yegâh Saz Semaisi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.