Esendere Kültür ve Sanat Derneği

Ses Türleri

10.09.2017
6.113
Ses Türleri

Ses akciğerler, gırtlak , boğaz, burun ve yüz boşluklarının ortak işlevleriyle oluşmaktadır. Akciğerler bir hava körüğü gibi gerekli enerjiyi sağlar.Gırtlak ses telleri titreşimleri ile ilkel sesi çıkarır. Burun, boğaz ve yüz boşluklarından oluşan tınlatıcı boşluklar da, dudaklar, yanaklar, dil, yumuşak damak gibi esnek yapıların aracılığıyla şekil ve boyut değiştirerek sesin kalitesini sağlar.Gıtlak sesin ham maddesini oluşturduğu için temel yapıdır. Ses sisteminin mekanizması çok karmaşıktır. Başta gırtlak olmak üzere,solunum sisteminin diğer yapıları, üst sindirim yolları, kulaklar ve beyin arasında çok duyarlı bir kas-sinir işbirliği gerektirir. Kulakların işitme ve denge işlevlerinden başka çok önemli bir görevi de, konuşma organı olmalarıdır. Çocuk işitmeyi ancak algılıyabildikten sonra konuşmayı öğrenebilmektedir. Kulaklardan beyine gelen işitsel uyarımlar,beyinden gırtlağa özel bir sinir yoluyla anında geri dönerek, gırtlak kaslarında oluşturdukları bir refleksle sese etki etmektedir. Tıpta buna (kokleo-rekürensiel refleks) adı verilmektedir.Uzmanlık dalımızda, işitme simülasyonlarının ortaya konmasında bu refleksten yararlanılmaktadır. Duymadığını bildiren kişi, sessiz kabine alınır, başına odiometre kulaklığı takılır, sesli olarak eline verilen bir metni okuması istenirken,duymayan kulağına şiddeti gittikçe arttırılan bir maske gürültüsü verilir. Kişinin okuma sesi şiddeti, gürültüye orantılı olarak artarsa, hile yaptığı anlaşılacaktır.Ancak bazı ortamlarda, şarkı sesinin kulak yoluyla kontrolu belirli sorunlara yol açmaktadır. Ses sanatkarlarını ilgilendiren bu konuyu başka bir yazımda ayrıntıyla ele almağı daha uygun görüyorum. Her kişi konuşur ve şarkı söylerken sesinde bazı özellikler taşımaktadır.Bu özellikler sesin şiddetine, ton yüksekliğine, ve tınısına bağlıdır. Bu durum insan sesinin sınıflandırılarak türlere ayrılmasına neden olmuştur. Bazı kalıtsal etmenler, seks, yaş, boy, kas ve kemik yapıları, hormonal değişiklikler sese etki eden unsurlardır. Sesin sınıflandırılması özellikle seslerini profesyonel amaçlarda kullananlarda önem taşımaktadır. Bu değerlendirme, genelde sesin şiddetine, yeteneğine ve tınısına göre yapılmaktadır. Sesin şiddeti, ses tellerinin boyutlarına, kaslarının gücüne, esneklik ve gerginliğine, solunum havasının basıncına ve böbrek üstü bezlerinin işlevine bağlıdır. Aşağıda ki tabloda belirtildiği gibi, bilimsel bir ses ölçeğiyle (sonometre) bir metreden bağırarak çıkarılan en yüksek ses şiddetine göre sesler beş kategoriye ayrılmıştır.

120 desibel 1 inci sınıf ( büyük opera sesi)
110-120 desibel 2 inci sınıf ( opera sesi)
100-110 desibel 3 üncü sınıf ( opera- komik sesi)
90- 100 desibel 4 üncü sınıf ( operet sesi)
80- 90 desibel 5 inci sınıf ( konser sesi )

Genellikle ses tellerinin ve tınlatıcı( rezonans) boşluklarının boyutlarıyla sesin tonu arasında sıkı bir ilişki vardır, Tiz seslere sahip olanlarda, ses telleri kısa, pes sesleri olanlarda ses telleri çoğunlukla uzundur. Rezonans boşlukları, pes seslerde büyük ve geniş, tiz seslerde dar ve küçüktür. Ancak yaşamsal morfoloji, kuşaktan kuşağa değişime uğradığından, tek başına yapısal özelliğe bakılarak ses türü sınıflandırılması yapılamamaktadır. İlgili yayınlarda bu morfolojik verilere, tümüyle ters düşen pek çok örnek belirtilmiştir. Bir sesin tınısı, verilen ses eğitimine göre değişiklik gösterdiğinden tek başına sesin tınısına göre yapılacak bir sınıflandırma yeterli olmıyacaktır. Her kişinin (fundamental frekans) adı verilen doğal bir ses tınısı vardır. Ancak gırtlaktan çıkan bu temel sese, tını boşluklarının uyumlu bir nitelikte kullanmasıyla çıkarılan harmonik sesler, esas sesin rengini oluşturacaktır.

Kadın ve erkek sesleri ses özelliklerine göre aşağıda belirtilen şu ana gruplara ayrılmaktadır.

Kadınlarda: soprano, mezzosoprano, kontralto.
Erkeklerde: tenor, bariton, bas.
Tenor ve sapranolar ince ve tiz sesleri, bas ve kontraltolar ise pes sesleri oluşturmaktadır. Bariton ve mezzosopranolar, kendi seslerine göre pes ve tiz arası orta seslere sahiptirler. Bu kadın ve erkek üç ana ses türü arasında genelde iki ila üç ton kadar fark bulunmaktadır. Ses kapasitesi adı verilen ses genişliği, ses eğitimiyle dahada genişletilebilmektedir. Bu ses sınırları içinde ses sanatcılarının zorlanmadan rahat kullanabilecekleri optimal ses kapasite sınırına (tessitür) adı verilmiştir. Tessitür diğer bir deyimle bu şan alanı, bilimsel ses eğitimiyle ses kapasite sınırlarına yaklaşabilmektedir. Ses türleri saptanmasında bazı ufak görüş ayrılıkları olmasına karşın ortalama optimal bir ses kapasitesi üzerinde uzlaşılmıştır. Her ana ses türünün ses kapasitesleri içinde kalan ve bu ses sanatçılarının rahatlıkla çıkarabileceği pes ve tiz nota aralığı saptanmıştır. Örneğin:

Bas: Sol 1 – Re 3 Bariton: Si 1 – Fa 3 Tenor: Mi 2 – La 3
Kontralto: Sol 2 –Sol 4 Mezzosoprano Si 2- La 4 Soprano Do3- Si 4

İlgili ses türlerinin bu sınırların arasında ki notaları rahatlıkla çıkarmaları gerekmektedir. Bazı ses sanatçıları, zamanla sürekli eğitimle, doğal seslerinin pes ve tiz sınırlarını aşabilmektedir. Ancak ses sağlığı açısından bir ses sanatçısının söyleyeceği bir müzik eserinin notalarının sınırları, bu ses sanatçısının ses kapasitesinin üst sınırının bir minör tierse (bir buçuk ses)altında, alt sınırının ise bir kent( beş ses) üstünde kalması gereklidir.Ses kapasitelerindeki kişisel özelliklere göre, opera sanatçılarında bu ana ses türleri bazı alt gruplara ayrılmıştır. Tenor ve soprano gibi tiz sesler genelde le- je, lirik, dramatik olmak üzere üç alt grup içermektedir.Soprano ses türünde nadir rastlanan çok daha tiz seslere sahip bir alt gruba da koloratür soprano adı verilmiştir. Baritonlar lirik ve dramatik, baslar ise profunda ve kantante olarak ikişer alt gruba ayrılmıştır. Bu son iki ses türü arasında bir de bas-bariton alt grubu yer almıştır. Bu ses türü alt guruplarının kesin saptanması, ancak Ege Tıp Fakültesi K.B:B. Hastalıkları Anabilim dalındaki ses laboratuarı gibi büyük bir merkezde gerçekleştirilebilir.

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.