Esendere Kültür ve Sanat Derneği

Küçük Selo

10.09.2017
1.603
Küçük Selo

Cinuçen Tanrıkorur’un “Biraz da Müzik” adlı kitabından alıntıdır

“Evvel zaman içinde, adları Everybody (Herkes), Somebody (Birileri), Nobody ( Hiçkimse) ve Anybody (Herkimolsa) olan dört kardeş varmış. Yapılacak bir iş çıktığında en büyük kardeş Herkes, işi bir küçüğünün, Birileri’nin yapacağından hiç şüphe etmezmiş. Aslında işi Herkimolsa da yapabilecekken, işe Hiçkimse elini sürmezmiş. Hiçkimse elini sürmeyince de, Herkes çok fena kızmış, çünkü iş aslında Herkes’in işiymiş.. Herkes düşünmüş ki Birileri işi nasıl olsa yapacaktır. Ama hiç kimse kendisinin yapabileceğini aklına bile getirmemiş.. Sonunda ne olmuş, biliyor musunuz? Herkimolsa’nın başlangıçta kolaylıkla yapabileceği işi Hiçkimse’nin yapmadığını görünce, en büyük ağabey Herkes, suçlayacak Birileri’ni yakalayıp bir güzel azarlamış!…”

Tırnak içinde verdiğim bu metin, Amerikan çocuk mizahından bir parça. Geçende notlarımı karıştırırken elime geçti. Sorumluluk yüklenmemek için en basit işleri dahil başkasına atmanın uluslararası bir hastalık olduğunu belgeliyor diye hoşuma gitmiş, çevirmişim. Kanada’dan dönüşte TV’de Selim Can şovuna gözüm takılınca, parçası olmaya çalıştığımız kültürün çocuk eğitimine verdiği önemle bizimki arasındaki farkı açıkça gösteren bu mizah hikayesi geldi aklıma. Hani AT’ye filan girmeye hevesleniyoruz ya.. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Komisyonu bizim şu yaptıklarımıza ne der acaba diye düşünmeden edemedim.

Sesi güzel bir çocuğun sırtından kasetçiler para kazanmak isteyince, adı “çocuk istismarı” oluyor ve bakanlar ayağa kalkıyor. Ama yüzü güzel bir çocuğun sırtından TV sahipleri para kazanmaya kalkınca kimseden ses çıkmıyor. Niye? Bu reytinkmiş!.. Cezayir’de aşırı dinciler muarızlarını kesmiş. Bu küçük Selo’ya tekrarlattırılan bir hafta önceki haber özetlerinden biri. Sonra hemen arkasından, Beyazıt Camiinde Cuma’dan çıkanlara karşı polisin kurduğu barikatlar gösteriliyor ve daha çocuk bir şey sormadan CHP’li eski bakan inancının mesajını yapıştırıyor: “İşte Cuma’dan çıkanlar böyle şeyler yapmasın diye biz 8 yıllık eğitimi getiriyoruz.”Benzetmeye, kıyaslamaya, yakıştırmaya bakınız! Çocuğa hem “Büyüyünce siz bizim gibi olmayın” de, hem de daha bu yaştan “Cuma’ya gidenler adam keser” çağrışımıyla küçücük beyinleri yıka! Aferin sayın büyük! Çocuğun, eğer gerçekten yaşından çok daha büyük bir kafaya sahip olsa, o bilgiç edasıyla, “Öyle ama Fikri bey, Cuma’dan çıkan bu insanlarla Cezayir’deki katiller arasında nasıl bir ilişki kuruyorsunuz?” sorusunu sorması gerekmez miydi? Siz olsanız, o zekadaki bir çocuktan bu soruyu beklemez misiniz? Ama daha bu yaşta sola şartlandırılarak yetiştirilen çocuk bunu nasıl söylesin? “İnsan diyecek bir şey bulamıyor” deyip programı bitiriyor.

Neremize dokunsak “Şovvv!” diye bağırıyor; arkasından da –otomatik düğmeye basılmış gibi- şuursuz alkış hastalığımız geliyor. Bu sevimli yavrucağın, yarını için fevkalade tehlikeli olan şovu da öyle. Kendisine ezberletilen politik soru ve şartlandırmalarla beyni yıkanan bu 10 yaşındaki yavrucağın yarınki şovmenliğini düşünebiliyor musunuz? Ya o karşısına çıkan “büyük”lere ne demeli? Çok mu ihtiyaçları var böyle bir şova acaba? Okulda öğretmeni bir gün bu çok bilmiş yarucağa dese ki: “Selim, III. Selim’in dostu Napolyon Osmanlı sarayındaki casusu Nakşıdil Sultan’ın gerçek adını ve kimliğini arkadaşlarına bir anlat bakalım da öğrensinler!”, veya “Mustafa Reşit Paşa’ya 1839’da Sarayburnu’nda okuduğu Tanzimat Fermanını dikte etmiş olan İngiliz Lordunun adı neydi?”, veya “1926’da Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okullardan Türk musikisi dersleriyle din dersleri aynı zamanda kaldırılmış, 1934’de de İlahiyat Fakültesi kapatılırken aynı zamanda Radyodan Türk musikisi yayınları da yasaklanmıştı, biliyorsun.Sen müzik eğitimiyle din eğitimi arasındaki bu kader birliği hakkından arkadaşlarına neler söyleyeceksin…? Arkadaşlarının hayret dolu bakışları arasında gözlerini sabit bir noktaya çevirip başını sağa sola oynattıktan sonra, “Öğretmenim, bana cevaplar değil, sadece sorular ezberlettiriliyor” demekten başka ne yapabilir zavallı çocuk?!… (20 Eylül 1997)

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.