Sadeddin Kaynak (1895-1961)
Sadettin Kaynak 1895 yılında İstanbul’da, Taşkasap’ta Lütfipaşa mahallesi’nde doğdu. Babası Fatih Camii “Ders-i amlarından” ve “Huzur-i Hümayun” hocası Ali Alaeddin Efendi, annesi Havva Hanım’dır. İlk zamanlarında Hafız Saadettin Bey olarak tanınmıştır. Bulunduğu semtte ilk ve orta öğrenimini tamamladıktan sonra İlahiyat Fakültesi’nden mezun oldu. Balkan Savaşının çıktığı yıllarda (1912),”İlahiyat Zabiti” olarak askerlik görevini yapmak üzere Diyabakır’a gönderildi. Bu münasebetle Elazığ, Harput, Malatya gibi illerimizi dolaştı.İstanbul’a döndükten sonra çalışmalarını kişisel çabası ile sürdürdü. Cumhuriyetin kuruluşundan sonra, o yıllarda adını duyurmuş bir sanatkar olarak birkaç kez Çankaya Köşkü’ne çağrıldı.Atatürk’ün emri ile Kur’an-ı Kerim’in savaşla ilgili ayetleri üzerine ordu komutanlarına konferans verdi.
1926 yılında plak doldurmak üzere Berlin’e çeşitli tarihlerde Viyana, Paris ve Milano’ya gitti. Buralarda Batı Musikisi ile ilgilendi: Paris’te konser verdi. Türkiye’de de plak doldurmuştur. 1953 yılında Sultanahmed Camii ikinci imamlığına tayin edilmişti. Beyin kanamasına bağlı olarak 1955’de sol tarafına felç geldi. Son yıllarını Kadıköy’deki Koşuyolu’nda bulunan iki katlı evinde hasta olarak geçirdi. Bu sıralarda nota defterini her musiki severin yararlanmasına açmıştı.Musikişinas dost ve arkadaşlarının ziyaretinden mutlu olur, en yakın arkadaşlarının aramamasından yakınırdı. Hastalığı ağırlaşınca Haydarpaşa Numune Hastanesi’ne kaldırıldı. Nihayet 3 Şubat 1961 tarihinde burada öldü. 4 Şubat 1961 Cumartesi günü Nuruosmaniye Camii’nde kılınan cenaze namazından sonra, tekbir ve ilahilerle Topkapı Merkezefendi Mezarlığı’nda toprağa verildi. Zehra Hanım’la evli olan Kaynak dört çocuk babasıydı.
Sesinin güzelliği çok küçük yaşlarında çevresinin dikkatini çekerek ilk musiki derslerine Hafız Melek Efendi’den ilahi meşk ederek başladı. Bununla yetinmeyerek, o zamanlar Darüşşafaka’da musiki öğretmeni olan Kazım Uz’dan yararlandı. Daha sonra Şeyh Cemal Efendi’ye devam ederek durak, ilahi ve dört beş fasıl meşk etti. Kendi ifadesine göre bu hocasından geçtiği ilk eser Tab’i’i nin bayati makamındaki ağır semaisiymiş. Hattat ve neyzen Emin Efendi’den de yararlanmıştır. Başlangıçta nota bilmeyen, bestelerini başkalarının notaya aldığı Kaynak, sonraları eserlerini bizzat notaya alacak kadar nota öğrendi. Kimseden ders almadan, önce bildiği eserleri notaya alarak geliştirdi. Bütün bunlardan da anlaşılacağı gibi, düzenli bir musiki eğitimi görmemesine rağmen mevcut kabiliyetini kullanarak bu sanatta ilerlemeyi başardı. Her ne kadar plaklar doldurmuş, şarkılar ve gazeller okumuş bir kimseyse de Sadeddin Kaynak’ı bir ses sanatkarı olarak düşünmek doğru değildir. Onun Türk Musikisi’ndeki yeri bestekarlığıdır. Bu sebeple sesinin fiziksel yönünü tartışmakta yarar yoktur.
Sadeddin Kaynak bestekarlığa, 1926 yılında Berlin’e giderken yol arkadaşı olan bir avukatın “Hicran-ı elem…” sözleri ile başlayan bir şiirini hüzzam makamından besteleyerek başladı. Eserleri hakkında bir değerlendirme yapmadan önce, onun bestekarlığının birkaç yönden ele almak ve incelemek gerekir. Çünkü hakkında en çok tenkite sebep olan film şarkıları bestekarlığının elbette bir gerekçesi vardır. Kaynak, musikimizin büyük ustalarının henüz hayatta bulunduğu yıllarda geleneklere bağlı sanatkarlardan ders alarak bu sanatın içine girmiş, yeteniği ve merakı ile bilgisini giderek geliştirmişti. Bu sebeple musikimizdeki beste formlarının geleneklerine uymuş, büyük küçük her formda gerçekten sanatlı ve güzel eserler vermiştir. Bu eserlerinden çok, film şarkılarının üne kavuşması Kaynak için bir talihsizlik olmuştur. O halde bu film şarkılarını öne sürerek, bugünkü yoz musikiye zemin hazırladığını söylemek bir ölçüde haksızlık olur. Bunu toplumsal gelişmelerde, geniş halk kitlelerinin musiki zevkinin basite kaymasında aramak gerekir.Ayrıca sinema sanatı gibi hem göze, nem de kulağa seslenen bir olayın etkisi yabana atılacak bir nokta değildir. Kaldı ki o yıllarda “kanto” ve benzeri musiki akımları vardı ve “Arabesk” denen musiki gibi büyük ilgi görüyordu. Kaynak buna da iltifat etmemiştir.Bu noktaya yönelmesinde hiç şüphesiz maddi sebepler de etken olmuştur.
İkinci olarak doğu illerimizde vatani görevini yaparken, çok zengin ve renkli folklorik özelliği olan bu yörelerde incelemeler yapmıştı. Halk musikimizin bölgesel motiflerini derinlemesine incelemiş, bu motifleri sanatkar benliğine yoğurarak bir form ortaya koymuş, şarkı ile türkü arası bir özellik taşıyan eserlerinde ustalıkla kullanmıştır. Bu gibi eserleri o kadar başarılı olmuştur ki, bazıları halk musikimizin otantik eserleri ile karıştırılmıştır. O yörelerin özelliği olan uzun havaları ve Hoyrat ezgilerini bazen ritimli, bazen resitatif olarak pek çok eserine yansıtmıştır. Bu gibi eserlerini bestelerken yine bu yörelerde çok kullanılan hüseyni, gerdaniye, muhayyer gibi makamları seçmiş çoğuna “daği” özellik vermiştir. “Güneş”, “Fırat”, “Gurbet Mektubu” (Göresin mi geldi beni meleğim? ), “Ağlarım çağlar gibi”, “Batan gün kana benziyor”, “Bağrıma taş basaydım” v.b. eserlerinde bu izlenimlerin bütün yansımalarını, renk ve kokularını bulmak mümkündür. Hatta bu folklorik etki başka eserlerinde de hissedilir.
Filmcilik o yıllarda Avrupa ve Amerika’da hızla ilerlemiş, pek çok Dünya Klasiği filme alınmış ve müzikaller çok moda olmuştu. Ülkemizde de buna karşı bir heves başlamıştı. II.Dünya Savaşı çıkınca hem bu endüstri durdu, hem de çevrilmiş olan filmler gelmez oldu. İşte bu sıralarda Mısır’da bu gibi filmlerin çok kötü kopyaları yapılıyor, ucuz fiyatla Türkiye piyasasına sürülüyordu. Bu arada dublaj sanatı gelişerek Türkçeleştirildiğinden, filmlerin musikisinin de Türkçeleştirilmesi uygun görülmüştü. Sadeddin Kaynak bu ihtiyaçtan yola çıkarak seksen beş Arab filmini, “Allah’ın Cenneti, Kahveci Güzeli, Yavuz Sultan Selim Ağlıyor” gibi Türk filmlerini de seslendirdi. Filmlerin orjinalinde musikili bölümlerin süresi çok uzundu, bizim beste şekillerimiz bu mesafeyi kapatamıyordu.Ayrıca eserlerin sözleri filmin konusu ile ilgili olmalıydı. Böylece Vecdi Bingöl devreye girerek eserlerin sözleri ona sipariş edildi.Bu aranağmeli, usul ve makam geçkili, geleneksel betsel şekillerine benzemeyen yepyeni bir form olan film musikisi bestekarlığı doğmuş oldu. Kaynak, bu kısıtlı beste siparişlerinde asla bayalığa düşmemiş, pek azının dışında arabesk nağmelere yer vermemiş ve oldukça başarı kazanmış bir sanatkardır.Bu gibi eserlerinde de titiz bir sanatkarın sanat endişesini ve esprisini bulmak mümkündür. Seslendirdiği ilk film “Leyla ile Mecnun” dur. Her filmde bazen yirmiye yakın söz eseri olduğuna göre, bu gibi eserlerinin sayısı oldukça kabarık olmalıdır.
Bütün bu noktalar ve bu gerçekler göz önüne alınacak olursa, Sadeddin Kaynak’ı üç açıdan incelemek gerekir. Birinci açıdan, bestekarlık geleneklerimize bağlı olarak büyük ve küçük formlarda eserler veren büyük bir bestekardır. İkinci yönden, halk musikimizin geleneksel şekillerini, sanat musikimizin duyuş ve anlayışı ile yorumlayan bir sanatkar olarak dikkati çeker. Üçüncü yönden ise, bazı zorunluluklar ve ihtiyaçtan ileri gelen film musikisi bestekarı olarak görünmesidir.Bu yüzden zaman zaman eleştirilere neden olduğu görülür. Bilmeden, istemeden bugünkü yozlaşmaya bir kapının aralanmasına sebep oldu ise, bunu Kaynak’ın kişiliğinde değil başka noktalarda aramak gerekir.
Bazı revülerin musikili bölümlerini de bestelemiştir. Dini musiki eserleri de vardır. İlahi bestekarlığında da başarılıdır. Çok verimli bir bestekar olmasına rağmen eserlerinin tam bir listesi yoktur. Çoğunun Dr.Alaeddin Yavaşça’nın koleksiyonunda olduğu söyleniyor. Eserlerinin bir bölümünü ailesi tescil ettirmişse de bu az bir bölümünü teşkil eder. Bazı eserlerinin telif hakkını ses sanatkarı Safiye Ayla satın almıştır.
O gün olduğu gibi bugün de çok popüler bir musikişinas olan Kaynak, tek başına, Hafız Kemal Efendi ile hayli plak doldurmuştur. Plağa okuduğu ilk eser Kadıasker Mustafa İzzet Efendi’nin bayati makamındaki durağıdır. Eserlerinin çoğu plaklara okunmuş; Münir Nurettin Selçuk, Safiye Ayla ve Müzeyyen Senar’ın seslendirdiği eserler satış rekorları kırmıştır. Zaten kendisi de bu sanatkarları sever, bu sanatkarların okumasını istermiş. Bilinen eserlerinin beş ilahi, üç gazel plağı, iki beste, bir marş bestesi ile şarkı, türkü, fantezi ve film musikisi eserleri olarak yüz seksen eserden ibaret olduğu söyleniyor.
Dr.M.Nazmi Özalp- Türk Musikisi Tarihi kitabından alınmıştır.
Acemaşiran-Aşk ehline hicran ile ülfette safâ var
Acemaşiran-Bir hâl zuhûr etmesin bir daha
Acemaşiran-Bulutlar kokunu getirir bana
Acemaşiran-Geliyor başbuğumuz ulu Türk’ün önderi
Acemaşiran-Gönül sana tapalı kapın bana kapalı
Acemaşiran-Gönül seni ayık bulsam hâlin nedir diye
Acemaşiran-Keloğlan isterse eğer en kilitli delikler
Acemaşiran-Merhem koyup onarma sinemde kanlı dağı
Acemaşiran-Nideyim bilmem elinden senin
Acemaşiran-Oh güzel kız gözlerin mavi yıldız
Acemaşiran-Sanma şâhım âlemi sen sadıkâne yâr olur
Acemkürdi-Bizim elin koyunları kuzular
Acemkürdi-Dördünüz birbirinizden güzel ey hemşireler
Acemkürdi-Nişanlım ayrı benden cânım ayrı bedenden
Acemkürdi-Sâhil gecenin uykusu altında uyuklar
Acemkürdi-Söyleyin nerde o göz nûru gönül sevgisi yâr
Acemkürdi-Yalnız seninim diye aşkına yeminim var
Beyâti-Aşkın fecri yüceldi müjdeler olsun gönül
Beyâti-Bin gözyaşının incileşip aktığı andı
Beyâti-Bizim sahraların başı pâre pâre duman şimdi
Beyâti-Gece gündüz hep sensin benim kaygım kederim
Beyâti-Her sinede bir gam gelen ağlar giden ağlar
Beyâti-Rûhuma sunduğun mukaddes günâh
Beyâti-Ümit yolu serab mı ahdımıza cevap mı
Beyâtiaraban-Gece gündüz uyku girmez gözüme
Beyâtiaraban-Geldi bir hâle gönül gelmez hayâle gönül
Beyâtiaraban-Gonca idik gül olduk birleşen gönül olduk
Beyâtiaraban-Kalbim yine niçin küstü
Beyâtiaraban-Ömrümün neş’esi geçti bahârı
Beyâtibûselik-Beyaz göğsün bana karşı açma
Beyâtibûselik Mâhur-Göçmenler ve akıncılar
Bestenigâr-Çiçekden nağmeden bir deste bağlar
Bestenigâr-Ey gönül bir derde düştün
Bestenigâr-Söyle git ağlanacak hâlini dildâre gönül
Bûselik-Saçlarıma ak düştü sana ad bulamadım
Evç-Elâ gözlerini sevdiğim dilber
Evç-Gönülden isteseydin gönlümde sen olurdun
Evç-Güzel kızlar kadınlar biliniz ne isterim
Evç-Kokladım yâr elinden güllerin güzelinden
Evç-Fülurya fülurya güzel fülurya
Evcârâ-Yıllarca elim kalbimin üstünde eğildim
Ferahfezâ-Hayat garib bir rüyâdır
Ferahnâk-Boğaziçi Büyükdere tutuldum ben bir esmere
Ferahnâk-Nemiz kaldı bizim mülk-i Arab’da
Gerdaniye-Ayrılık perde perde uzaklaşır gider de
Gerdaniye-Dağların sünbülü var bağların bülbülü var
Gerdaniye-Devretmedi mûradımca zamâne
Gerdaniye-Gözler mavi yüz penbe
Gerdaniye-Ovalarda meltem ol dağlarda bâd-ı sabâ
Gerdaniye-Yâr ayrılık yaktı beni
Gerdaniye-Yıllarca yırtındın yıllarca yandın
Gülizâr-Ey bağıban senden bir suâlim var
Gülizâr-Mersin Bağları yalı rengi alev boyalı
Gülizâr-Şu kimsesiz sahralarda
Gülizâr-Yurdumuz irem bağı her yanında ırmağı
Hicaz-Açılırsın güzelim birer kadeh içelim
Hicaz-Ağlarız sokaklarda her baharda her karda
Hicaz-Aşkım benim hep ye’s ile hicrân ile kalbimde uyurken
Hicaz-Bunca demdir hasretliğin çekerim
Hicaz-Bahtımın karanlık sarp yamacından
Hicaz-Bana yârdan vazgeç derler gönül yârdan vazgeçer mi
Hicaz-Ben bir garip kuşum yurdum yuvam yok
Hicaz-Benim yârim gelişinden bellidir
Hicaz-Bir ah çeksem dağı taşı eritir
Hicaz-Bitti her emel bitti güneşim söndü gitti
Hicaz-Boynumu bükme dolap dertli dolap
Hicaz-Bu haydutlar birer aptal
Hicaz-Bülbüller gibi çiler mutlu gönül şen gönül
Hicaz-Bunca demdir hasretliğin çekerim
Hicaz-Dağların mazısı var alnımın yazısı var
Hicaz-Deli gönül gâfil olma gözün aç
Hicaz-Deli gönül gezer gezer gelirsin
Hicaz-Dertli gönül dinle beni gül gitti kaldı dikeni
Hicaz-Elâ gözlerine kurban olduğum
Hicaz-Enginde yavaş yavaş günün minesi soldu
Hicaz-Ey şanlı beldenin kahraman kızı
Hicaz-Garibiz gurbet bize artık bir sıla oldu
Hicaz-Gönlüm onu göğsündeki gülden tanıyordu
Hicaz-Gönlümün içindedir gözden ırak sevgilim
Hicaz-Hazan ile geçti gülşen-i bûstan
Hicaz-Ilgıt ılgıt esen seher yelinden
Hicaz-Kahraman Türk annesi hey memesiz Fadime
Hicaz-Kalbin derdimi bilse acırdı belki biraz
Hicaz-Kayboldun içimizden hangi illere gittin
Hicaz-Muhabbet bağına girdim bu gece
Hicaz-Muhabbet köyünün olsam şarabı
Hicaz-Ne feryâd edersin divâne bülbül
Hicaz-Sana derim allı gelin has gelin
Hicaz-Sevmek suçsa çekinmezdim ölümden
Hicaz-Son ümidim de bitti kuş gibi uçtu gitti
Hicaz-Tel tel taradım zülfünü tellerine gül bağladım
Hicaz-Ümitlerim hep kırıldı o eller benden ayrıldı
Hicaz-Yalvarırım gel gitme beni yalnız terketme
Hicaz-Yollarına gül döktüm gelir de geçer diye
Hicaz-Açıldı gül figân etmekte bülbül nev-bahar oldu
Hicazbûselik-Nice yıllar geldi geçti hiç görmedi aşkım bahar
Hicazkâr-Beni sana bağlayan gözlerinin rengidir
Hicazkâr-Canımdan yakın kadınım sen nerdesin ben nerdeyim
Hicazkâr-Çiçeklerin gülüyor sevincinden
Hicazkâr-Çözmek elinde değil gönlümü senden kadın
Hicaz-Günlerdir durmadan koşar ararım
Hicazkâr-Hey pınar derin pınar
Hicazkâr-Leyla acep neden ses vermiyor feryâdıma
Hicazkâr-Mehtâb mı hâlelendi sular mı minelendi
Hicazkâr-Nev-nihâlim kim büyüdü böyle bi-pervâ seni
Hicazkâr-Yücelerden nazlı nazlı gelin gibi süzülen ay
Hüseyni-Adın yaşar dillerde kıskanırım şen Ayşem
Hüseyni-Ağlarım çağlar gibi derdim var dağlar gibi
Hüseyni-Ay doğarken gecelerden harelenir garip garip
Hüseyni-Ayrılık yıldönümü kalbime yâdın doluyor
Hüseyni-Bayburt’un eğmeleri beğenmem değmeleri
Hüseyni-Ben seni ellere verdim vereli
Hüseyni-Beydağı’na yaslanmış sıralı yeşil dağlar
Hüseyni-Bingöllerden süzülürsün inersin Fırat
Hüseyni-Bir ay doğmuş Pasin’den
Hüseyni-Bir gün için ben olaydım yaradan
Hüseyni-Bir ılık yaz gecesi her taraf neş’e dolu
Hüseyni-Bir yastıkda var olsun gelin ile güveyi
Hüseyni-Elâ gözlü benli dilber koma beni el yerine
Hüseyni-Elimde silahım var dilimde Allahım var
Hüseyni-Erzincan yüreğim yakdı dağladı
Hüseyni-Esmer bugün ağlamış ciğerimi dağlamış
Hüseyni-Fırat kenarının ince dumanı
Hüseyni-Gönül civan ister boyu boyunca
Hüseyni-Göresin mi geldi beni meleğim
Hüseyni-Gözler var anam gözler var
Hüseyni-Güneş yüzlü sünbül var
Hüseyni-Gurbet elde yaman oldu hâlimiz
Hüseyni-Hasret kavuşturan geliyor
Hüseyni-Haticem saçlarını dalga dalga taratmış
Hüseyni-İftirâkın ebedi rûhumu hüzne salıyor
Hüseyni-Karşı dağdan uçan turna
Hüseyni-Kızıldağdan çıkarsın köpürerek taşarak
Hüseyni-Senin yazın kışa benzer
Hüseyni-Söğütler sıra sıra su verilir mısıra
Hüseyni-Sor şu yıldızlara sor doğan aya
Hüseyni-Tutam yâr elinden tutam
Hüseyni-Tutunca bir yiğit gurbet yolunu
Hüseyni-Selâm size selâm size şehirliler selâm size
Hüseyni-Yıldırımlarla yanık bağrımızın uğraşı var
Hüseyni-Yıllar yollardan uzun gurbette er doğar ay
Hüseyni-Yüce dağ başında yatmış uyumuş
Hüseynikürdi-Ben seni ellere verdim vereli
Hüzzam-Artık bu bahçede ötmesin bülbül
Hüzzam-Aşk yolunda bağrı yanık yolcular
Hüzzam-Aşkın beni durmaz yakar
Hüzzam-Batarken ufukta bu akşam güneş
Hüzzam-Beklerim hergün bu sahillerde mahzun böyle ben
Hüzzam-Beni hüznümle bırak istemiyorum seni
Hüzzam-Bin hüzün çöktü yine gönlüme akşamla benim
Hüzzam-Bir yer ki sabah olmayacaktır
Hüzzam-Çıkar yücelerden haber sorarım
Hüzzam-Çok aradım rûhuma eş olacak bir kızı
Hüzzam-Eridim inlemeden katı yürekli güzel
Hüzzam-Eski libâs gibi aşığın gönlü
Hüzzam-Gönlüm seher yeli gibi daldan dala essem diyor
Hüzzam-Gözlerinden içti gönlüm neş’eyi
Hüzzam-Hangi suçum oldu sebep hicrine
Hüzzam-Hicranü elem sinei pürhunumu dağlar
Hüzzam-Kalbim kanıyor durmadan en tatlı çağında
Hüzzam-Kara kazan koldadır yârim uzak yoldadır
Hüzzam-Leylakların hayâli salkımların emeli
Hüzzam-Meğer çok sevilenler birgün unutulurmuş
Hüzzam-Mehtaplı gecelerde biz sahile inerdik
Hüzzam-Ne hazindi o akşam bırakıp gittin beni
Hüzzam-Nûrunla yanan gönlüm ümidim gibi yüksek
Hüzzam-O siyah gözlerini bir daha olsun göreyim
Hüzzam-Saatlerce başbaşa kaldığımız geceler
Hüzzam-Sen her zaman kalbimdesin ruhumda ağlıyor sesin
Hüzzam-Sevenler sevilenler gönül derdi çekenler
Hüzzam-Sevgili ne demek bilmem gönlümce bilen var mı
Hüzzam-Sular gibi akar çağlar benim şu gamlı gönlüm
Hüzzam-Uzaktan merhaba olmaz gel ey mestâne bakışlım
Hüzzam İlâhi-Yâ ilâhi bize tevfikini göster amin
Hüzzam İlâhi-Yâ sâhi bel cemâli
Hüzzam-Yakın gel bir daha göreyim seni
Karcığar-Aşığım bahârın yeşil gözüne
Karcığar-Bakışları hovarda buluşalım fuarda
Karcığar-Bir gül koparıp göğsüme tak
Karcığar-Bir kız ile bir gelinin ahdı var
Karcığar-Bir yastıkta kocasın gelin ile güveyi
Karcığar-Def dümbelek çengi çemen
Karcığar-Gam çekme güzel n’olsa bahârın sonu yazdır
Karcığar-Kara bulutları kaldır aradan
Karcığar-Kirpiği oyalı kız bakışı rüyâlı kız
Karcığar-Koçyiğitler durağı şen köyüm şirin köyüm
Karcığar-Nazlım sana kavuşamam
Karcığar-Oh güzel kız şirin kız bakışları derin kız
Karcığar-Serçeler oynaşıyor kanları kaynaşıyor
Karcığar-Şu Sillenin ufacıcık taşları
Karcığar-Tanburamın ince kıvrak beli var
Karcığar-Telli turnam yücelerden aşdı mı
Karcığar-Uludağı dumanlıdır başın senin
Karcığar-Yine geldi evvel bahar günleri
Kürdiacemaşiran-Savaşkanlık bizimdir
Kürdilihicazkâr-Ay saçlarını koydan tararken
Kürdilhicazkâr-Bir esmer dilberin vuruldum hüsnüne
Kürdilihicazkâr-Bir gün yaşadık hatırası yıllara erdi
Kürdilihicazkâr-Damlalar damla damla içimde çağlar gibi
Mâhûr-Âlem bizâr oldu benim zârımdan
Mâhûr-Ateşim hiç sönmedi şifası görünmedi
Mâhûr-Ay doğar katar gider topuğu batar gider
Mâhûr-Bana olan cefâ senden değildir
Mâhûr-Bekârlar evlenmeyi küçük bir şey sanmayın
Mâhûr-Ben güzele güzel demem güzel benim olmayınca
Mâhûr-Ben sizinle birlik olup taşırım
Mâhûr-Gel seninle bu kışın bir yere kapanalım
Mâhûr-Gönül dağlar gibi yalçındır sarpdır
Mâhûr-Kadehinle bana biraz rakı ver
Mâhûr-Ne olaydım yâr seninle bir yastıkda baş olaydım
Mâhûr-Olsa da hoş kokulu dikenlidir gül yolu
Mâhûr-Rüzgârlarla arkadaş bulutlarla hemderdim
Mâhûr-Sıçrayınca at sırtına oluruz zorlu fırtına
Muhayyer-Bahar oldu düştün dile sen de figân eyle bülbül
Muhayyer-Başımda duman var kalbimde sızı
Muhayyer-Batan gün kana benziyor
Muhayyer-Ben yıllarca yanmışım sen de büsbütün yakma
Muhayyer-Bir gün için ben olaydım yaradan
Muhayyer-Bu çeng ü çegâne bana gerekmez
Muhayyer-Bu çiçeklerden kim alır
Muhayyer-Bu gece mehtabı koynuna almış
Muhayyer-Gece gündüz uyku girmez gözüme
Muhayyer-Güneş gibi şahsım olsa
Muhayyer-İşte seni seven benim
Muhayyer-Karşıda kara yonca gel seveyim doyunca
Muhayyer-Kıroğlanın davarı dereye iner
Muhayyer-Ne zaman görsem onu ayaklarım dolaşır
Muhayyer-Sürmeyi göz öldürür âşıkı nâz öldürür
Muhayyer-Yine dumanlı dağlar yollar geçilmez oldu
Muhayyer-Yolculuk var sevenler diyarına
Muhayyerbûselik-Mecnûn gibi nâm istese efsâne olurduk
Muhayyerbûselik-Pınar başında sandım
Muhayyerkürdi-Akşam yine gölgen
Muhayyerkürdi-Aman güzel Maçka’lı
Muhayyerkürdi-Bana tatlı bir haber verdi
Muhayyerkürdi-Bir içim su gibi özlerim seni
Muhayyerkürdi-Bir zaman kalbim boştu kelebek gibi şendim
Muhayyerkürdi-Dağlara nûr doğsun bağlar süslensin
Muhayyerkürdi-Dün kahkahalar yükseliyorken evinizden
Muhayyerkürdi-Gönlüm özledikçe görürdüm
Muhayyerkürdi-Gönül başbaşa verip sevişmek hevesinde
Muhayyerkürdi-Gün olup yâdıma geldikçe sönen hâtıralar
Muhayyerkürdi-Hani bir gündü şu derdim sana bir geçse dedim
Muhayyerkürdi-Karlı dağlar yıldızı
Muhayyerkürdi-Ne yazık anlamadın kalbimi bir an için olsun
Muhayyerkürdi-Seher yolu gül dalıdır
Muhayyerkürdi-Şükrü çavuş mert yürekli
Müstear-Mecâlim yok bir tek söze
Müstear-Şebabet geçti artık zevki mazi bir serab oldu
Nevâ-Hançerim bileği de zağlanır gide gide
Nevâbûselik-Elbet gönüllerde sabah olacak
Neveser-Hicranla harab oldu da sevda eli gönlüm
Nihavend-Ah gözler o gözler siyah gözler
Nihavend-Aşk böyledir âşıkı sevda söyletir
Nihavend-Bahar bitti güz bitti
Nihavend-Bebek’te Göksu Kanlıca
Nihavend-Bir hayâl âlemi içindeyim ben
Nihavend-Bir kadeh içtim sardı beni
Nihavend-Bu gece mes’ud gece bitmesin bu eğlence
Nihavend-Çal âhımı inlet güzelim kanasın kalbim elinde
Nihavend-Dudaklarımda bu ilhâm dudaklarımda vezin
Nihavend-Ey ipek kanatlı seher rüzgârı
Nihavend-Flurya flurya güneş eğildi suya
Nihavend-Gel göklere yükselelim gel de seninle
Nihavend-Gidiyor eski sene yenisine geçelim
Nihavend-Gönül nedir bilene gönül veresim gelir
Nihavend-Gül senin dalın olayım
Nihavend-Güller ne hoştur renkler ne ince
Nihavend-Hatırla ey gönül hoş geçen demi
Nihavend-Hayatın her neş’esini evlilik verir insana
Nihavend-Hem neş’elen hem dans eyle
Nihavend-İçi yemişle dolu örme sepet kolunda
Nihavend-İçimde bir hüzün var bilmem neye üzgünüm
Nihavend-İlkbahâra bürünmüşsün gül yüzüne şal olaydım
Nihavend-İstanbul biricik dünya güzeli
Nihavend-Kalplerden dudaklara yükselen sesi dinle
Nihavend-Kervan gider kavuşmaya bin can gider
Nihavend-Kirpiklerinin gölgesi güllerle bezenmiş
Nihavend-Köyümün benzeri yok bu illerde
Nihavend-Kutlu olsun vezirimize
Nihavend-Mehtab gümüşten oya işliyor yeşil suya
Nihavend-Mehtaba bürünmüş gece
Nihavend-Mestim bu gece bu gece coşkunum şenim
Nihavend-Ne bekleyen kimsem var
Nihavend-Ne dert kalır ne hüzün
Nihavend-Neden uzaklaşıyor saadet aramızdan
Nihavend-Nedir suçum yüce Tanrım
Nihavend-Okurken aşk kitabını düşürme ıstırâbını
Nihavend-Öteden bir peri bana el eder
Nihavend-Ruhuma gecenin matemi doldu
Nihavend-Ruhumda gezen sevgilisin gözleri mahmur
Nihavend-Sevgi kanununun aldım
Nihavend-Tâhir’im can Tâhir’im benim civân Tâhir’im
Nihavend-Tez geçse de bir sevgide bin hatıra vardır
Nihavend-Yalnız seni sevdim seni yaşadım
Nikriz-Dedim dilber yanakların kızarmış
Rast-Aile yuvasını kadındır cennet yapan
Rast-Allah Allah deyip ettik sefer Allah yektir
Rast-Benim olsan seni bir gül gibi koklar sararım
Rast-Bir dudak büktün devirdin bâde-i gülgûnumu
Rast-Bir vakte erdi ki bizim günümüz
Rast-Biz volkanız deryalarla çarpışırız sönmeyiz
Rast-Bülbül uyanık uçuyor musun
Rast-Demiryolu demiryolu nura boğdun sağı solu
Rast-Duman duman üstüne ben de duman olayım
Rast-Encamı hayâti bir hesab et
Rast-Ey milletimin lâhzada hakettiği ordu
Rast-Gün altun başını yine koydu yurdun sinesine
Rast-Hayat ne tatlı ipek kanatlı
Rast-Mes’ud bugün gönüller gülelim eğlenelim
Rast-Min mekkete vel beytil emced
Rast-O dudaklar yine yaz geldi de bülbülleşiyor
Rast-Söyle kuzum hayâline onu biraz unutayım
Rast-Türbe-i ravza-i sultan-i risalettir
Sabâbûselik-Ağlasın bülbülleri varsın bu bağ-ı âlemin
Segâh-Bir rüzgârdır gelir geçer sanmıştım
Segâh-Çanakkale şehitleri bu topraklar için
Segâh-Dertliyim ruhuma hicranımı sardım da yine
Segâh-Gönül sevdin sevilmedin sevda elinde
Segâh-İncecikten bir kar yağar tozar elif elif diye
Segâh Türkü-Geldi belleme ayı belleyeyim tarlayı
Sultaniyegâh-Aşkımın bahçesinde açılan sarı zambak
Sultaniyegâh-Birleştirdi sevda bizi tek vücutta ikimizi
Sultaniyegâh-Gün ufka indi renkler silindi
Sultaniyegâh-Ses vermez benim kalbim değme gönül sesine
Sultaniyegâh-Yeşiller umman kadar derin olurmuş
Sûzidil-Ben yıllarca yanmışım sen de büsbütün yakma
Sûzidil-Uyan sevgilim uyan benim sana yalvaran
Sûzinâk-Hicran dolu geceler bahtım gibi karadır
Sûzinâk-Kalbin acı bilmezse ona hâlimi göster
Sûzinâk-Kurban oldum adına sığındım kanadına
Sûzinâk-Sâki yeni sevdim bana sen eski şarab sun
Şedararaban-Filiz oldum büküldüm uzandım kollarına
Şedaraban-Gecemiz kapkara sâki
Şedaraban-Tenhalarda dolaştık sevda izinde
Şehnâz-Ben şimdi her emelden her güzelden
Şehnâz-Günlerce peşinden ağladım koştum ceylan
Şehnâz-Okşayan sesinle taze bir can buldum
Şehnâzbûselik-Gönlümün sultanısın ferman senin efendim
Şehnâzbûselik-Gözlerin mest olduğun ay şeh nazdan
Şevkefzâ-Durup da bir bakışın bütün bir cihan değer
Tâhir-Dizlerine kapansam kana kana ağlasam
Uşşak-Akşam oldu neyleyim bâde doldu neyleyim
Uşşak-Âlemde doğru dost yoktur
Uşşak-Aşkınla yanan sineme el sürme yanarsın
Uşşak-Bir gündü Leyla’nın yüzüne daldı
Uşşak-Bir hatırasın gençliğimin tatlı çağından
Uşşak-Bu gece düğün dernek binbir geceden örnek
Uşşak-Cevap bekleme kuzum yok diyecek bir sözüm
Uşşak-Eyyamım olmadan gemim yürümez
Uşşak-Gemi ister yedek ne yelken ne kürek
Uşşak-Gemi yedekte bayrak direkte
Uşşak-Giderim önüm gurbet arkamdan gelir hasret
Uşşak-Gül derler bana gül derler
Uşşak-Hakikât anladım dünyada herşey yalan
Uşşak-Haydindi kızlar oyun havasına
Uşşak-Hem ümidim hem de neşemsin
Uşşak-Her seste bir nağmesi var
Uşşak-Hoy kemençe kemençe zerdali dalı mısın
Uşşak-İneyim gideyim Osmaneline
Uşşak-Köy hayatı ne güzeldir herkes için bir emeldir
Uşşak-Nâzır olmaz sana âlemde teksin
Uşşak-Ne idi ne oldu hâlim çektiklerim vebâlim
Uşşak-Ne yaptım kendimi nasıl aldattım
Uşşak-Perişan ömrümün neş’esi söndü
Uşşak-Peşimden bir bahâr gelir
Uşşak-Sen güzeller sen güzeller
Uşşak-Sevda dolu gözleri sözleri cana yakın
Uşşak-Süzülmüş damlalar aydan güneşden
Uşşak-Türk işçiyiz her işin eri
Uşşak-Yıllarca süren sevgide gönlüm ne kazandın
Uşşak-Yine esti muhabbetin yelleri
Uşşak-Yolculuk var sevenler diyarına
Uşşak-Yol göründü serime od düştü içerime
Zâvil-Elâ gözlüm yıktın benim evimi
Henüz yorum yapılmamış.